30 Ocak 2010

Lezzetlenme Zamanı!

Tanrı iyice yorgun düşmüştü artık; "Bana şükürler olsun ki bugün cuma" dedi ve haftasonunu yarattı. İyi bir fikirdi bu. (Michael Shermer)
Şu anda ayaklarımı kalorifer peteklerinin üzerine uzatmış, kafeinsiz kahvemi (evet kafeinsiz çünkü uyumak istiyorum!) yudumlarken, "Pihuu, ne güzel haftaydı ya!" diyorum. Yorgunum, gözlerim balık balık bakmaya başladı; ama keyfim yerinde.

En yukarıdaki cümle de Metis'in 2010 ajandası "İllallah"tan.

"Bu ajandayı hazırlayan bizler, inanma hakkına saygı duyuyoruz. Ama biraz daha derin bir saygıyı, inanmama hakkına duyduğumuzu da belirtmemiz gerek. (....)İnanmama hakkının da bir insan hakkı olarak tavizsiz uygulanacağı bir dünya ve ülke umuduyla, bu ajandayı kendisine dinsel kimlik dayatılmasından illallah diyenlere sunuyoruz." diye başlayan bu ajanda saman kağıdına rağmen uzun zamandır sahip olduğum en güzel ajanda! İçindeki metinlerin bir kısmını zaten buraya da eklerim bir ara, hepsi birbirinden şahane alıntılar.

Bu hafta çok tatlı bir haftaydı; çünkü hukuk fakültesine gidip "tek ders dilekçesi" vermenin keyfini de yaşadım, YoungGuns olarak müthiş bir haber de aldık (çok yakında bütün detaylarıyla bütün sosyal medyada!!), bal gibi tatlı kırıtığım ile buz gibi soğukta svetaları devirip birbirimize sırnaşarak ısındığımız bir Taksim gecesi de geçirdik, kardeşimle de kavuştum, uzun zamandır ihmal ettiğim AGM toplantısına da katıldım, "chuchalar"ımla da kavuşup bir NumNum yemek & dedikodu gecesi de yaptık... Hatta ertesi sabah erkenden ajansta olmam gerekmesine rağmen, perşembe gecesi saat2'de saçıma dip boya bile yaptım! =)

Bütü haftanın detayları bir yazıya imkansız sığmaz ama şehrimize açılmış yeeeepyeni lezzet duraklarından bahsedeyim:

1) Mano Burger: Tünelin en tazesi. Bugün yağmura rağmen renkli tabure ve masaları ile dikkatimi çekti. Sonra da yemeksepeti'nden sipariş vermek yerine Mano'yu hayırlamaya gittik tünelin muhtarları olarak.

İstiklal'in en sonundaki Pi'nin yanından yani Lokal'in karşısından aşağı inen yokuşta hemen sol tarafta kalıyor. Dekorasyonu çok cici, çalışanları çok güleryüzlü. Hamburgerleri de Burger King veya McDonalds'a kıyasla hem çok lezzetli hem de çok doyurucu.
Çok hamburger sever bir insan olmadığım için müdavimi olmam; ama tünel civarlarında böyle pratik karın doyurmalık pek bir yer yoktu. Şahane oldu.


2) Cinnabon: Diğer eyaletleri bilmiyorum; ama California'ya yolu düşmüş herkes churros ile tanışmıştır. Bizim lokma tatlının şerbetsiz, tarçınlı ve içi çok hafif kremayla dolu olanının çubuk şeklinde olanını hayal edin. Leziz bir şey, Türk damak tadına inanılmaz uygun bir tatlı! Sokakta yürürken tarçın kokusu almaya başladığımızda kendimizi bu tarçınlı tatlılarin cenneti olan Cinnabon'a atar kendimizden geçerdik.

Türkiye'ye getirme hayali kurduğumuz markalardan biri haline gelmişti ki, bu atağı Schlotzsky's yapıvermiş. Perşembe akşamı iş çıkışı kızlarla büyük bir coşku ile buluşup Cinnabon'u hayırlamak için Metrocity'e gittik. İnanılmaz hayal kırıklığına uğradık. Churros yoktu. Üstelik yüzlerce çeşidi olan Cinnabon'dan sadece dört çeşit tatlı gelmişti. Daha kötü dört seçim yapılamazmış. Karamelli, cevizli, tarçınlı, kremalı bir tane var mesela, gereksiz fazla tatlı ve karışık bir çeşit. Diğerleri de benzer şekilde. Cinnabon aşığı bize bile beğendiremedilerse sanmıyorum ki çok tutsun.


Yine de tarçın seviyorsanız bir uğrayın derim.

Asıl tarçın seviyorsanız atlayın Kadıköy- Eminönü vapuruna bir sahlep için! Son zamanlarda içtiğim en lezzetli sahlepi 2,5 TL'ye kağıt bardakta o vapurda içtim yummy...


Bu yazıyı yazarken de inanılmaz acıktım!
Bir daha yemekle ilgili yazı yazmamak lazım gece gece :)

Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım