06 Haziran 2010

Prozac Muadili Bekleniyor!

İnsanları kategorilere ayırmak zor iştir, özellikle de karşı cinsle ilişkiler söz konusu olduğunda... Çünkü biz aynı bizizdir, ama her ilişkimizde bambaşka tavırlar sergileriz. A kişisinin sevgilisi olan halimizle, B kişisinin sevgilisi olan halimiz arasında gerçekten fark vardır. Hayatımıza giren insanlar sadece bize, tenimize değil, hayatımıza da dokunur. Biraz onun gittiği yerlere de gideriz, biraz onun uyandığı saatlerde de uyanırız, biraz onun dinlediği müziklerden de dinleriz...

Yine de iki genel insan tipinden bahsedebilirim: 1- İlişkiciler 2- Flörtözler

İlişkici insanlar, hayatlarında sabit bir ilişki olmadığı sürece huzursuz olurlar, o ilişkiyi arayıp dururlar. İlişkinin tam istedikleri gibi olması için çaba harcayanlar da vardır bu ilişkici gruptakilerin arasında, ilişki bok gibi gitse de varlığı onların içini rahatlattığı için için o ilişkiyi bir kenarda tutanlar da vardır.

Flörtözler içinse karşı tarafla yapılabilecek en enteresan şey flört etmektir. Öpüşmeyi, sevişmeyi, elele sokaklarda salınmayı, yalnız olmadıklarını tüm hücrelerinde hissetmeyi ne kadar severlerse sevsinler olmazsa olmazları flört etmektir. Bir şekilde flört ederek şarj olurlar, her yere çekilebilecek cümleler kurmayı, karmaşık mesajlar vermeyi, karşılarındaki insanın kafasını karıştırmayı severler. Çoğu zaman da flört etmenin bir adım ilerisine geçmezler zaten. Flört ederler, gülerler, eğlenirler... Sonrası yoktur. Amaçları sevgili yapmak değildir, o gecelik takılmak hiç değildir, amaç flört etmektir. O kadar.

Ben uzun yıllar ilişkiden köşe bucak kaçan bir flörtöz oldum. Araya yanlışlıkla karışmış ilişkilerde de flört aşaması biter bitmez topukları yağlayıp kaçtım. Mutsuz oluyordum çünkü. Sonra yoruldum, hayat düzenimdeki değişiklikler de buna müsade etmiyordu zaten. Biraz kendi halimde kalmaya karar vermişken, Mr. Prozac girdi hayatıma. İkimiz de aramızdakilerin düzenli bir ilişkiye dönüşmemesi için ayak diredik. Olmadı ve birbirini çok seven, her kavganın sonunda birbirilerine daha sıkı kenetlenen bıcırık bir çifte dönüşüverdik.

Bugün havuza gitme planlarımız vardı. Haziranda İstanbul'u sel götürebileceğini tabii ki hesaba katamamıştık. Gazeteleri, bugünlerde okuduğum romanımı, i-pod'umu, sağdan soldan daha sonra okumak için kırptığım yazıları kucaklayıp kış bahçemdeki inanılmaz rahat koltuklardan birine yerleştim. Derken Küçük İskender'in bir yazısındaki bir cümle ile irkildim:

"Kaç filme yarısında girdin, kaç filmin yarısında çıktın; kaç aşka sürpriz başlangıç yaptın, kaç aşkın ortasında bir 'game over' hissi kapladı içini?!"

Bir anda gözlerim doldu, elim sigara paketini aradı. Evet buydu! Günlerdir içimde adlandıramadığım canımı sıkan hissin tanımı tam olarak buydu!



Mr. Prozac ile aramızdakilerde bir "game over" hissi kaplamıştı bütün bedenimi.
İlişkici bir insanın hayalini kurduğu bir ilişki yaşıyorum. Birbirimizi seviyoruz, ortak gelecek hayallerimiz var, birlikte yaptığımız her şeyi "iyi" yapıyoruz. Etrafımızdakiler bizi birbirimize çok yakıştırıyor ve asla uslanmaz dedikleri beni uslandıran bir adamın ortaya çıkmış olmasından herkes pek memnun. Farklılıklarımız da garip bir uyum yaratıyor, ben onun keşifçi yanı oluyorum, o benim sorumluluk bilinçli yanım.

Peki öyleyse benim derdim ne?

Bu haftasonu o benden başka bir şehirdeydi. Gitmesi gerekiyordu, gitmesi konusunda da ben onu teşvik ettim hatta. Dün gerçekten sadece arkadaşım olan bir adamla, oldukça eğlenceli bir akşam geçirirken, aramızdaki sohbetteki flört kırıntılarını yakaladığım anda aydınlandım. Eksiğin ne olduğunu buldum: Biz Mr. Prozac ile flört etmiyorduk artık. İkimizin birbirimize ait olduğumuz konusunda lanet olası bir güven geliştirmiştik. Flört?! Hiç kalmamıştı! Kelime oyunlarımız, saçma sapan spontane aktivitelerimiz tarih olmuştu.

Benim için flörtün yok olması ilişkinin boka sarmaya başladığı andır. Mr.Prozac'ın bunu ilişkinin doğal seyri, daha huzurlu ve düzenli bir kısmı olarak algıladığını pekala biliyorum. Ama benim için öyle değil işte!

Ben bana sabahları sempatik bir günaydın mesajı çekmeyen sevgili istemiyorum, ben beni görmeden 3-5 gün durabilen bir sevgili de istemiyorum, ben benim en ihtiyacım olan anlarda yanımda olmayan bir sevgili de istemiyorum. Ben ilgi istiyorum, flört istiyorum, eğlenmek istiyorum. O kadar!

İlgi göstermek dediysem, karşımdaki kişinin beni arayıp ne yaptığının raporunu vermesini, benim ne yaptığımı sormasını ilgi göstermek saymıyorum, son derece de gereksiz buluyorum.
Bu gün bir arkadaşıma yazdığım açıklama mesajında her şeyi özetlemiştim aslında:

"Yoruldum, ilgi istediğimi çeşitli yollarla ona anlatmaya çalışmaktan çok yoruldum, yanımda olmasını isteyebileceğim hiçbir an o yanımda yok. onu görmek istediğim sürece ben hayatımdaki bir şeylerden vazgeçmek ve çabalamak zorunda kalıyorum. bir gün olsun "hadi birlikte şunu yapalım" demedi. işi var toplantısı var dersi var arkadaşlarıyla halı sahası var bıdı bıdı boş zaman kalırsa veya ben önceden plan yapıp şu günü boş bırak demezsem ben yokum. çelişki varsa da var, ben bu şekilde mutlu değilim, arıza çıkarıp duruyorum."

Hem sadık olmamı bekleyen hem de bana haftada sadece 3-5 saat ayırabilen bir adamla yapamıyorum ben! Kendisine de demiştim, "Benim hayatımdaki erkek benim bütün ihtiyaçlarımı karşıladığı sürece 3. bir şahsa ihtiyaç duymam ben." diye. Bu aralar duyuyorum, bu aralar bana ilgi ve şefkat gösterecek, beni eğlenceli planlara dahil edecek bir adama gerçekten ihtiyaç duyuyorum. Ve Prozac hiç de Prozac gibi iyi gelmiyor bana, tam tersine beni yoruyor, kırıyor ve üzüyor.


Sevgili Doktor, reçetemi güncellerken Prozac yerine muadili başka bir ilaç veya Prozac destekleyici bir kalem yazmanı rica ediyorum. :)

1 yorum:

Balkaymak dedi ki...

valla bir ton yanetkisi var prozacın malum, vaatleri ne kadar güzel olursa olsun kişiye uymadı mı uymuyor :)
tabi şimdi etrafında ya da kendi kafanda hata mı, daha iyisi olur mu ki soruları uçuşabilir. ama içinde hissettiğin her zaman doğrudur, şu şu özellikleri çok iyi, ama ben başka bir şey istiyorum dediğin anda diğer özelliklerin anlamı yok zaten. her şeyin yerli yerine oturacağı biri, daha iyisi, kafa dengi kesinlikle var diyorum (the truth is out there havasında oldu(:)

sevgiler

Pinterest'im

Instagram'ım