22 Haziran 2010

stil.neden.dokunuş.yeni.çıldırırım.herkes

Benim içimde bir kadınlar haremi var.

Tek bir vücudun içine sıkıştırılmış birden çok kadın gibiyim. Sürekli taht kavgası yapıp birbirlerine tuzaklar hazırlayıp duruyorlar ve sonunda içlerinden biri diğerlerinin hakkından gelip egemenliğini ilan ediyor. Kestirilemez oluşumun, sağı solu belirsizliğimin, eve girmez -evden çıkmaz uçları arasında dalgalanmalarım da bu yüzden sanırım. Aslında hepimiz böyleyiz; ama aile/koca/çevre baskısı bu kişiliklerden bazılarını bastırıyor çoğu zaman. Bende öyle bir baskı yok - varsa da umurumda değil- o yüzden koca alan hepsine birden kalmış oluyor.

Mesela bir ses "Ne düzeni, ne idealistliği gözünü seveyim. Yaşın başın kaç daha. Kapı gibi diplomanı da aldın. Git amaçsız dolaş biraz, bambaşka ülkelerde bambaşka işlerde takıl. Nasıl olsa dönüp dolaşacağın yer, yapacağın şey belli. Hayatın tadını çıkar." diyip duruyor.

Bir başka ses "O kadar uzaklara gitmeye gerek yok. Bırak işi gücü bir senede en çok kaç kitap okuyabilirsin onu zorla. Hayata böyle bir mola ver. Şehirde binmediğin belediye otobüslerine bin rastgele, aklına esen yerde in, bir köşe bul kendine. Oku oku oku... Kendi şehrinde kaybol." diyor.

Diğeri "Gençsin filan da biyolojik saatin de tik tak işliyor, anne ol. Artık kendi hayatını çok didikledin, biraz da başkası için yaşa." diye bambaşka bir tarafa çekiştirmeye çalışıyor beni.

Bir diğeri çok sıkılıp geri geri adımlarla kaçtığım renkli görünen, ama sürekli deja-vu hissi veren hayata geri çağırıyor. İş altına gizlenmiş gezme eylemlerine... Sürekli bakımlı ve güleryüzlü gezmen gereken, her yeni çıkan şeyi denemek, her yeni açılan mekanda boy göstermenin işten sayıldığı alanlara... Çok eğleneceğin, sonucunda hiçbir şey olmayacağın, ama hiç de yorulup hayat sıkıntısıyla uğraşmayacağın bir hayata...

Bambaşka biri "Dur bir. Uzaklaş kendinden. Düşün. Hayatında ne kadar gereksiz ıvır zıvır var. Hem eşya olarak, hem kişi olarak, hem hatıra olarak. Nerede ne zaman girdi hayatına bu kadar çok insan ve yaşanmışlık. Kendi halinde kal. Biraz arın, ne istediğini bu kadar kalabalığın arasında kestiremezsin. Sana lazım olan şey inziva" diyor.

Hepsi bambaşka yollarla "değişim"e çağırıyor beni aslında. Benim bir süreliğine hükümdarlığı verdiğim ise "Gez gez gez, iç iç iç, eğlen eğlen eğlen nereye kadar anam? Senin şu üniversite öğrenciliği yıllarından en az 10 kıza yetecek eğlence, macera ve gezme çıkar. Yeter! Artık hukukçu olma zamanı! Ona göre davran" diye diğerlerini susturuyor.

Bazen gerçekten yoruluyorum bu kadar sesin arasında. Bunalıyorum. Korkuyorum ben hiç bir zaman ne istediğimden emin olamayacak mıyım diye. Çözüm ya "Salla gitsin, keyfine bak, şişeleri devir, yakışıklıları götür, kahkahaları koyver gitsin, gerisine sonra bakarız" diye boşvermek oluyor, ya dayüzlerce karar alıp bir sürü şeyi değiştirme çabasına girmek...

Bir de güzel adamlar, güzel kadınlar, güzel ayakkabılar, güzel hayallerle dolu kadın dergilerini kesip biçmek onları da benim kafam kadar karışık bir hale getirmek iyi geliyor. "Güzel olan her şeyi yanyana toplarsan, karışırsın." fikrinin somutlaşmış hali gibi geliyor bunlar bana...

Bu gün adliyeden çıkışta kendimi Nezih'e attım, kitaplarla dolu rafların arasında gezmek, keyfime göre birini çekip birkaç sayfasını okumak sakinleştirdi beni -ve içimdeki kadınları-.

Hala hiçbir şey bilmiyorum.
Yağmura rağmen bu akşam Renkli Rüyalar Oteli'ne gidip gitmeyeceğimiz de bilmediklerime dahil.

Sadece kitaplar bana iyi geliyor onu biliyorum.
Özellikle de nevrotik deha Virginia Woolf...


TIK!

4 yorum:

Uzay dedi ki...

Bu değişik değişik kadınlar konusu bana Elif Şafak'ın "Siyah Süt"romanını hatırlattı.Aslında hepimizin içinde var bu değişik kadınlardan,ama hepsine söz hakkı tanımıyoruz,tanıyamıyoruz senin de bahsettiğin gibi.Sanırım en doğrusu
aralarında güzel bir denge oluşturmaya,hiçbirini küstürmemeye,hepsini keşfedip,tanıyıp içimizden çıkarmaya,hayat bulmalarına çalışmak olur...

Rauf Kösemen dedi ki...

Değişik kadın yoktur, az hayat vardır... :)

zillosh dedi ki...

Galaxy; Evet "saten şehvet hanım"ı vardı onun bir tane çok gülmüştüm. ama benimkiler karakter farklılıkları değil, doğru yol olarak gösterdikleri şeyler farklı sadece. kargaşam oradan doğuyor. sizin de dediğiniz yol en güzeli gibi gerçekten ama o da şıp diye olmuyor malesef.

Rauf Kösemen; Biraz daha açıklama istiyorum.

Rauf Kösemen dedi ki...

Hey, arka plan okuma yapmayalım. :)

Pinterest'im

Instagram'ım