28 Haziran 2010

Babylon Aya Yorgi

Okurken dinleme tavsiyesi: Alexi Murdoch - Breathe

Ben bu yaz bronzlaşmak kendimle uzlaşmak yer yer yozlaşmak uzaklaşmak istiyorum.
-dum.

Kardeşimin doğum günü de vesile oldu, hadi sana hediye almak yerine seni Çeşme'ye götüreyim dedim. Bayıldı! Sonra yine uzun bir cuma gecesinden sonra sıfır uykuyla kendimi Sabiha Gökçen'deki Gloria Jeans'te sabah kahvemi içerken buldum.

Şimdi patronum bana " Van'da / Kars'ta bir dosyaya işlem yapılması lazım." dese oraya bile bayıla bayıla giderim. İstanbul'daki hayatımda yepyeni insanlar ve bol keşif var, yani uzaklaşarak kaçmak istediğim bir şey yok. Yine de "gitmeye" bayılıyorum. Zaten seyahat, seksten ve danstan sonra insanların hayatta en fazla keyif aldıkları fiziksel aktiviteymiş.

Buket Uzuner'in Yolda'da dediği gibi: "Yol ancak çıkıldığında hükmü sürülen bir taht, bittiğinde yenisini arzulatan hayati bir bağımlılık, kahve ve kitap kadar keyifli bir tiryakilik."

Şimdiye kadar ne zaman Çeşme'ye gittiysem yanımda hep İzmirli bir arkadaşım oluyordu. O yüzden benim yol yordam bilmeme, nereye, nasıl gidilir diye düşünmeme gerek kalmıyordu. Bu sefer öyle değildi. Havalanından otogar servisine bindim, 3kuyular değil, esas otogar. Orada ikinci katta Çeşme Turizm var, zaten İzmir'de olan kardeşim ile orada buluştuk ve saatte bir Çeşme- İzmir arasında çalışan otobüslerden birine atladık.

Bizi tam Çeşme Adliyesi'nin önünde indirdi. Tatilde bile adliyelerden kurtuluşumun olmadığı hakkında espriler yaptıktan sonra, midemiz guruldamaya başladı. Henüz kahvaltı etmemiştik. Aklınızda olsun, tam o Çeşme Turizm'in yanında böyle bir şeyler atıştırmalık salaş bir yer var, hellimli ayvalık tostu muhteşem lezzetli. Ekmeği, hellimiz, domatesin miktarı, tuzu yummy!


Karnımız da doyduktan sonra, otele eşyalarımızı bırakıp, bu sene Alaçatı'dan Ayayorgi'ye taşınmış olan Babylon'da aldık soluğu. i-pod'larımızı özlemeyeceğimiz kadar iyi müzik yapan bir yer istiyorduk, insanların şıkır şıkır takılarla, full makyajla takıldığı bir yer de olmamalıydı, o yüzden ilk tercihimiz Babylon oldu.

Cennette bir gün gibiydi.


Erken sayılabilecek bir saatte (11:00) gittiğimiz için ortalık oldukça boştu, canımızın istediği yerdeki, denize en yakın kısımdaki minderleri işgal ettik. Ortalık sakindi, müzikler nefisti, henüz güneş çok yakıcı değildi, buz kovasındaki biralarımız da keyfimizi arttırıyordu.

Pek çok kişi Babylon Alaçatı'dayken daha güzeldi fikrinde olsa da, ben burayı daha çok sevdim. Çünkü içte bir koy, rüzgar çok yok. Yani surf yapmak için değil de dalayım çıkayım yüzeyim keyif yapayım diye gidiyorsanız; Ayayorgi, Alaçatı'dan daha iyi bir seçim.


Denizden çıkardığım kabuklar da çok güzeldi. Sanki Babylon, cilalanmış muntazam deniz kabuklarını alıp denize rasgele serpiştirmiş gibiydi.

İlerleyen saatlerde de Babylon hala bir cennetti, ama bambaşka bir sebeple...

Öğleden önce sakinlik ve müzik yüzünden cennet diyordum. Öğleden sonra müzik çok kötüleşti. Yani şöyle kötüleşti, kısık ve sakin bir şekilde daha erken saattekiler kadar güzel olmayan bir şeyler çalıyorlardı, ama komşu beachlerden gelen rNb ve türkçe popların yüksek sesleriyle karışıyordu. Ortaya saçma sapan bir gürültü çıkıyordu. Gerçekten rahatsız ediciydi.

Diğer yandan etraf epey kalabalıklaşmıştı ve son zamanlarda gördüğüm metrekare başına en çok yakışıklı adam düşen yerlerden biri haline gelmişti.


Akşamüstü adını hatılamadığım bir DJ ile Babylon epey şenlendi. Müziğin sesi yükseldi, herkes dans etmeye başladı, üst kısımda yemek servis edilen yer kalabalıklaştı... Biz de oraya taşındık, yediğimiz her şey de gayet lezzetliydi.

Kum sevenlerdenseniz kumda değil çimde yatıyor oluşunuz, tuvaletlerin gerçekten uzak oluşu ve öğleden önceki sakinlik ile akşamüstü DJ performansına kadar geçen sürede diğer beach clublardan gelen müziğin baskınlığı eksi yanları.

Ama insanlar güzel olsun, kimse kimseye sataşmasın, biralar buz gibi gelsin, lezzetli başka içkiler de olsun, acıkırsam lezzetli çeşitlerle karnımı doyurabileyim, deniz dalgasız ama mis gibi olsun, müzik de çok bangır bangır olmazsa iyi olur kalanı mühim değil diyorsanız; Babylon Ayayorgi'ye yolunuzu mutlaka düşürülmeli ve bir günde hızlısından şarj olmalısınız!

Özellikle de İstanbul bir türlü bahar mooduna bile girmeyi başaramamışken...

5 yorum:

renklendirhayati dedi ki...

fotolardan kıskançlık krizine girmemek mümkün değil.

dyt.kelebekdiyeti dedi ki...

:)) ne güzel...

ankara da havanın ısınmasını bekliyoruz havuz seansları için...

iyi tatiller :))

Handan dedi ki...

bayılıyorum sezen cim sana! bana 20 li yaşlarımı anımsatıyorsun

Unknown dedi ki...

seni çok seviyorum yaa... Okudukça ben sen oluyorum... Varlığın yeter ya... Mucxxx

zillosh dedi ki...

ahhhhhhhhh ne tatLısınız! mutlucuk oldummm!! en keyiflisinden bir gün olsun öpücüğü geLiyoor en kocaman! =)

Pinterest'im

Instagram'ım