Biri Malcolm Gladwell - Outliers.
Bu kitabı okumayı hep reklamcılar yüzünden ertelemiştim. Reklam sektöründe bir süre çalıştığımda en gözüme batan şey herkesin birbirinden farklı olma çabasına rağmen, herkesin aynı şeylerden bahsediyor olmasıydı. Flashforward mı çıktı? Hooppp her şeye bir flashforward örneği verilmeye başlanıyor. Bu kitaptaki 10.000 saat kuralı da neredeyse her konuşma yapanın dilindeydi: "Başarılı olmak için 10.000 saat çalışmak lazım."
Ben de kitaba gaza getirmekten başka hiçbir halta yaramayan, o verdiği gaz da çok çok bir hafta dayanan kişisel gelişim kitaplarından biri muamelesi yapmıştım. Oysa Malcolm Gladwell bu kitapta "10.000 saat pratik yaparsanız başarılı olursunuz." kesinlikle demiyor, tam tersine başarının öyle basit bir formülü olmadığını ve sandığımızdan çok daha komplike olduğunu açıklıyor. Yetenekli olmanız, kendinizi geliştirmeniz, elinize geçen fırsatları değerlendirmeniz, zeki olmanız yetmez, bütün bunlara sahip olsanız da çok iyi bir yere gelemeyebilirsiniz diyor. Diğer faktörleri de nefis örneklerle anlatıyor.
Bir diğeri Virginia Woolf:
"Sadece yazın. Sayfalar dolusu saçmalayın. Aptal olun, duygusal olun, taklit edin; içinizden gelen her sese kulak verin. Dilbilgisi kurallarını da, teknik ve biçimsel alanda bilinen tüm kurallarla beraber ihlal edin; dökün, devirin, kendi keşfiniz olan olmayan her türlü kelimeyi kullanın. Şiirsel bir biçimde, düzyazı bir metinde, ya da elinize geldiği gibi bir çırpıda yazılan anlamsız sözlerle öfkelenin, sevinin, alay edin. Ta ki yazmayı öğrenene kadar."
Üçümncüsü de Seven Nişanyan'ın Süprizler Kitabı. Çok eğlenceli. Birbirinden çok alakasız görünen bir sürü kelimenin aslında aynı kökten türediklerini keşfediyorsunuz: Vanilya ile Vajina mesela. İkisi de latince bir sözcük olan ve "kılıç kını" anlamına gelen "vagina"dan türemiş.
Yine valizimi topladım bu sefer Çeşme yolları tutuyorum. Geçen yazki bronzluğuma haftanın beş günü çalışırken ulaşmam zor gibi ama en azından azimliyim. Babylon'a hayırlı olsun yeni yeriniz, demeye gidiyorum. Havanın da haziran ayında olduğumuzu hatırlayıp güneşini göstereceğini umuyorum.
Bir de mükemmel bir şarkı: "Hava güzel, kafam güzel, ben güzelim, herşey güzel, uçak benim, heryer yeşil çiçek benim, mars benim dünya benim, sen benimsin ben senin." TIKTIK!
Bu kitabı okumayı hep reklamcılar yüzünden ertelemiştim. Reklam sektöründe bir süre çalıştığımda en gözüme batan şey herkesin birbirinden farklı olma çabasına rağmen, herkesin aynı şeylerden bahsediyor olmasıydı. Flashforward mı çıktı? Hooppp her şeye bir flashforward örneği verilmeye başlanıyor. Bu kitaptaki 10.000 saat kuralı da neredeyse her konuşma yapanın dilindeydi: "Başarılı olmak için 10.000 saat çalışmak lazım."
Ben de kitaba gaza getirmekten başka hiçbir halta yaramayan, o verdiği gaz da çok çok bir hafta dayanan kişisel gelişim kitaplarından biri muamelesi yapmıştım. Oysa Malcolm Gladwell bu kitapta "10.000 saat pratik yaparsanız başarılı olursunuz." kesinlikle demiyor, tam tersine başarının öyle basit bir formülü olmadığını ve sandığımızdan çok daha komplike olduğunu açıklıyor. Yetenekli olmanız, kendinizi geliştirmeniz, elinize geçen fırsatları değerlendirmeniz, zeki olmanız yetmez, bütün bunlara sahip olsanız da çok iyi bir yere gelemeyebilirsiniz diyor. Diğer faktörleri de nefis örneklerle anlatıyor.
Bir diğeri Virginia Woolf:
"Sadece yazın. Sayfalar dolusu saçmalayın. Aptal olun, duygusal olun, taklit edin; içinizden gelen her sese kulak verin. Dilbilgisi kurallarını da, teknik ve biçimsel alanda bilinen tüm kurallarla beraber ihlal edin; dökün, devirin, kendi keşfiniz olan olmayan her türlü kelimeyi kullanın. Şiirsel bir biçimde, düzyazı bir metinde, ya da elinize geldiği gibi bir çırpıda yazılan anlamsız sözlerle öfkelenin, sevinin, alay edin. Ta ki yazmayı öğrenene kadar."
Üçümncüsü de Seven Nişanyan'ın Süprizler Kitabı. Çok eğlenceli. Birbirinden çok alakasız görünen bir sürü kelimenin aslında aynı kökten türediklerini keşfediyorsunuz: Vanilya ile Vajina mesela. İkisi de latince bir sözcük olan ve "kılıç kını" anlamına gelen "vagina"dan türemiş.
Yine valizimi topladım bu sefer Çeşme yolları tutuyorum. Geçen yazki bronzluğuma haftanın beş günü çalışırken ulaşmam zor gibi ama en azından azimliyim. Babylon'a hayırlı olsun yeni yeriniz, demeye gidiyorum. Havanın da haziran ayında olduğumuzu hatırlayıp güneşini göstereceğini umuyorum.
Bir de mükemmel bir şarkı: "Hava güzel, kafam güzel, ben güzelim, herşey güzel, uçak benim, heryer yeşil çiçek benim, mars benim dünya benim, sen benimsin ben senin." TIKTIK!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder